Takip Edin

Makine Bülteni

Makine ihracatı 10 ayda 19 milyar dolar

Yayınlanma tarihi

-

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) tarafından yapılan açıklamaya göre, Ekim ayı sonunda Türkiye’nin serbest bölgeler dâhil toplam makine ihracatı 19 milyar dolar oldu. 10 aylık ihracatın geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 26,6 arttığını belirten Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, “Dünyada pandemiden en güçlü dönüş yapan sektör makine imalat sanayii oldu. Küresel talep önümüzdeki 2 yıl daha sürecek ve makine sektörü belki de uzun yıllar bir daha rastlayamayacağımız türden bir büyüme fırsatı bulacak. Dünyanın önündeki zorlu virajı alabilecek ülkeler, kendi makineleriyle ilerleyenler olacak. Kullanıcıların yerli makineler edinmelerini kolaylaştıracak ve cazip kılacak finansal araçları hızla geliştirmeliyiz” dedi.  Yılın ilk 10 ayı itibarıyla ihracatını bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 26,6 artıran makine sektörünün serbest bölgeler dâhil toplam ihracatı 19 milyar dolar oldu. Pandemi etkisinden arındırılmış rakamlarla, makine ihracatındaki artış 2019’a kıyasla yüzde 17,5 olarak gerçekleşti. Sektörün en fazla ihracat gerçekleştirdiği 5 ülke olan Almanya, ABD, Birleşik Krallık, İtalya ve Fransa’ya yaptığı toplam ihracat, 10 ay sonunda yüzde 31 artarak 6 milyar doları geçti. Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Örgütü’nün (UNIDO) üretim verilerine göre, bu yıl makine imalatını en çok artıran ülkelerin başında Türkiye’nin geldiğine dikkat çeken Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu şunları söyledi: “Dünyada pandemiden en güçlü dönüş yapan sektör makine imalat sanayii oldu. Gelişmiş ülkelerde yüzde 14, Çin’de ise yüzde 28,6 büyüyen makine üretiminde Türkiye, yılın ilk yarısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 44,6 artış sağladı. 2021’i yüzde 30 üretim artışı ile kapatacağız, iki yıllık artışımız miktar bazında yüzde 40 üzerinde olacak. Firmaların yeni kapasite yatırımları ile yeşil ve dijital dönüşüm konusundaki ihtiyaçları makineye küresel talebi artıyor. Bu süreç tahminen önümüzdeki 2 yıl daha sürecek ve makine sektörü belki de uzun yıllar bir daha rastlayamayacağımız türden bir büyüme fırsatı bulacak.” “Geleceğe daha iddialı bakıyoruz” Türkiye’nin önündeki bu fırsatı iyi değerlendirebilmesi için küresel gelişmelerin iyi analiz edilmesi gerektiğine dikkat çeken Karavelioğlu, “Pandemi etkisiyle meydana gelen tedarik zincirlerindeki yıpranma, aşırı lojistik maliyeti, malzeme eksikliği ve enerji sorunları üst üste bindi. Enerji bahsinde koyduğu karbon hedefleri nedeniyle üretimini yavaşlatan Çin, bir yandan da ülke içindeki sosyal ve ekonomik tedbirlere odaklanıyor. Bu gelişmeler AB için Türkiye’yi köprü ülke olarak öne çıkarıyor. Türkiye’nin makine sektörünün rekabetçi altyapısı da geleceğe daha iddialı bakabilmemizi sağlıyor” dedi. “Aradığımız kaynak makine ithalatında”  Türkiye’nin imal ettiği tüm makinelerde enerji optimizasyonu ve çevre duyarlılığını sağlaması, bu düzeye ulaşmış dallarını ve imalatçılarını da haksız rekabetten koruması gerektiğine dikkat çeken Karavelioğlu şunları söyledi:  “Dünyada makine teçhizat yatırımlarına, milli gelirine göre en büyük oranda kaynak ayıran ülkelerden biri olarak, yatırımcımızı ve pazarımızı niteliksiz ve teknoloji sınıfı düşük makinelerin müessif cazibesinden uzak tutabilmeliyiz. Dünyanın önündeki zorlu virajı alabilecek ülkeler, kendi makineleriyle ilerleyenler olacak. Kullanıcıların yerli makineler edinmelerini kolaylaştıracak ve cazip kılacak finansal araçları hızla geliştirmeliyiz. Buna dair toplumsal bilincin yaygınlaşıp güçlendirilmesi için uğraş vermeyi, herkese düşen bir sorumluluk olarak görüyoruz.”  

TKU MAGAZİN sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Devamını oku
Yorum Yaz

Yorum Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Üst Yapı

Koçaslanlar Otomotiv, Logitrans 2024’te Parladı: Sektörün Odak Noktası Oldu

Yayınlanma tarihi

-

Lojistik Dünyasının En Prestijli Buluşmasında Güçlü Bir Çıkış Koçaslanlar Otomotiv, Renault Trucks, Otokar ve PACKS markalarıyla lojistik ve taşımacılık sektörünün önde gelen profesyonelleriyle bir araya gelerek fuarın en çok ziyaret edilen stantlarından biri oldu. 19–21 Kasım tarihlerinde İstanbul Dr. Mimar Kadir Topbaş Gösteri ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen fuar, Avrasya’nın lider markalarını buluştururken, Koçaslanlar Otomotiv geniş ürün gamı ve güçlü hizmet ağını etkili bir şekilde tanıttı. 26 Yıllık Güvenin ve Deneyimin Yansıması 1998’den bu yana Bursa, İstanbul, Kocaeli ve Edirne’de faaliyet gösteren Koçaslanlar Otomotiv; Renault Trucks ve Otokar marka araç satışları, kapsamlı yedek parça çözümleri, hızlı servis uygulamaları ve yüksek standartlı satış sonrası hizmetleriyle bölgenin en güvenilir çözüm ortakları arasında yer alıyor. Yaygın servis ağı ve uzman teknik kadrosu sayesinde şirket, müşteri memnuniyetini en üst düzeye taşıyor. Fuarda Öne Çıkan Modeller: T520, T480, Atlas ve Tunland Sergilenen Renault Trucks T520 ve T480 modelleri; yüksek çekiş gücü, uzun ömürlü tasarım detayları ve düşük yakıt tüketimiyle ağır ticari segmentinde büyük ilgi gördü. Otokar ise hafif ve orta segmentteki Atlas kamyonları ve dayanıklılığıyla öne çıkan Tunland Pick-up modelleriyle ziyaretçilerin odağı olmayı başardı. Araçların teknik özellikleri ve filo yönetimine sağladığı avantajlar ziyaretçiler tarafından detaylı olarak incelendi. Yerli Üretim PACKS Damper Çözümü de Sahne Aldı Koçaslanlar Otomotiv, sektöre değer katan yerli üretim PACKS kapaklı damper çözümünü de tanıtarak verimlilik, dayanıklılık ve operasyonel avantajlarını ziyaretçilerle paylaştı. Mahmut Koçaslan: “Araç Değil, Güven ve Verimlilik Sunuyoruz” Koçaslanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Koçaslan fuara ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Logitrans, lojistik ekosisteminin en prestijli buluşmalarından biri. Biz yalnızca araç değil; güven, dayanıklılık ve yüksek operasyonel verimlilik sunuyoruz. Renault Trucks’ın düşük işletme maliyetleri sağlayan mühendisliği, Otokar’ın Tunland ve Atlas modellerinin performansı ve PACKS’in yerli gücüyle sektöre değer katmaya devam edeceğiz.”

TKU MAGAZİN sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Devamını oku

Makine Bülteni

SİF ve JCB’den Türkiye Pazarı İçin Yeni Dönem Planı

Yayınlanma tarihi

-

Türkiye iş makineleri sektörünün köklü markalarından SİF, 2026’da kutlayacağı 70. kuruluş yılı öncesinde önemli bir buluşmaya ev sahipliği yaptı. JCB’nin global yöneticileri Jose Luis Goncalves, Svetlana Petrova ve Ahmed Shouman, SİF Genel Merkezi’ni ziyaret ederek Türkiye pazarındaki yeni büyüme stratejilerini değerlendirdi. 1956’da kurulan SİF, 70 yıla yaklaşan geçmişiyle yalnızca bir distribütör değil, sektörün yönünü belirleyen güvenilir bir çözüm ortağı konumunda. 51 yıldır JCB markasının Türkiye temsilciliğini sürdüren firma, bu güçlü iş birliğiyle global standartlarda hizmet sunmaya devam ediyor. Gerçekleştirilen toplantılarda 2026 hedefleri, bölgesel büyüme planları, müşteri memnuniyeti odaklı yenilikçi uygulamalar ve gelecek 5 yılın stratejik yol haritası detaylı şekilde ele alındı. Özellikle satış ve servis ağının genişletilmesi, dijital dönüşüm yatırımları ve saha ekiplerinin eğitim süreçlerinin güçlendirilmesi gündemin öne çıkan başlıkları arasında yer aldı. JCB yöneticileri, SİF ile 51 yıllık ortaklığın “istikrar ve güven” temelleri üzerine kurulu olduğunu vurgulayarak şu mesajı paylaştı: “Türkiye’de JCB markasının güçlü bir iş ortağı olarak SİF ile çalışmaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. SİF’in müşteri odaklı yaklaşımı ve profesyonel organizasyonu, markamızın global vizyonuyla tam uyum içinde. Bu güçlü ortaklığı geleceğe taşımakta kararlıyız.” SİF tarafında yapılan açıklamada ise, şirketin yalnızca bugüne değil geleceğe de yatırım yaptığı vurgulandı: “70 yıllık bilgi birikimimizi yenilikçi teknolojiler ve sürdürülebilir büyüme hedefleriyle birleştiriyoruz. Amacımız, Türkiye’nin her noktasında müşterilerimize en yüksek değeri sunmak.” SİF ve JCB yönetimleri, yapılan stratejik görüşmelerin ardından “ortak vizyon ve büyüme hedeflerinde tam uyum” mesajı verdi. Bu toplantı, iki markanın Türkiye pazarındaki varlığını güçlendiren, geleceğe yön veren önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirildi.

TKU MAGAZİN sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Devamını oku

İş ve İnşaat Makineleri

SAINT-GOBAIN, KÜRESEL LİDERLİĞ İNİ KULLANARAK KÂRLI BÜYÜMESİNİ HIZLANDIRIYOR

Yayınlanma tarihi

-

Hafif ve sürdürülebilir yapı çözümlerinde dünya lideri Saint-Gobain, “Lead & Grow” (Liderlik Et ve Büyü) stratejisiyle her bölgede lider konumunu pekiştirip ülke bazlı iş modelleriyle kârlı büyümesini hızlandırıyor. Hafif ve sürdürülebilir yapı çözümlerinde dünya lideri olan Saint-Gobain, daha önce açıklamış olduğu stratejik planı “Grow & Impact”in (Büyü ve Etki Et) başarısının ardından, yeni stratejik planı “Lead & Grow”u (Liderlik Et ve Büyü) hayata geçiriyor. Grup, her bölgede lider konumunu ve yerel pazarlara uyumlu ülke bazlı iş modelini, küreselleşmeden uzaklaşan, yerelleşme eğiliminde olan yeni dünya düzenine uygun şekilde konumlandırarak kârlı büyüme hedefini yukarı taşıyor.
  • Benzersiz çözüm portföyü sayesinde performans ve sürdürülebilirlikte fark yaratarak, konut dışı yapı ve altyapı projelerindeki payını artırmak,
  • Büyüme ve değer yaratmaya odaklanan strateji:
    • 2026–2030 döneminde yaklaşık 12 milyar avroluk yatırım ve satın alma gerçekleştirmek¹,
    • Grup profilini optimize etmeye devam ederek, 2030 itibarıyla toplam satışların %20’sinden fazlasını varlık dönüşümünden (satın alma ve satışlar) oluşmasını sağlamak,
  • 2026-2030 arasında finansal hedeflerde çıtayı yükseltmek:
    • Yerel para birimleri bazında ortalama orta tek haneli satış büyümesi (piyasa ortalamasının 1–2 puan üzerinde),
    • %15–18 arası EBITDA marjı³,
    • %50’nin üzerinde serbest nakit dönüşüm oranı,
    • %13’ün üzerinde sermaye getirisi (ROCE),
  • Hissedarlar için cazip getiriler: 2030’a kadar yaklaşık 8 milyar avro tutarında temettü ve hisse geri alımı planlanıyor.
Saint-Gobain Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Benoit Bazin şirketin yeni stratejisi ile ilgili değerlendirmesinde şunları söyledi: “Hafif ve sürdürülebilir inşaatta dünya lideri olan Saint-Gobain, yenilikçi ve sürdürülebilir çözümlerden oluşan kapsamlı portföyü sayesinde yapı sektörünün karşılaştığı temel zorlukları, ele almak için çok güçlü bir konuma sahip. Son yıllarda Grup, ‘Grow & Impact’ planıyla yeni yapısının gücünü ve uygulama kapasitesini açıkça ortaya koydu. ‘Lead & Grow’ planıyla birlikte Saint-Gobain, artık büyüme, kârlılık ve hem hissedarları hem de müşterileri için değer yaratma yolculuğunu daha da ileriye taşıyor. Mevcut jeopolitik ortamda Saint-Gobain, ye rel değer zincirlerine dayalı ve ülke bazında oluştuduğu güçlü operasyon modeli sayesinde önemli bir avantaja sahip. Ekiplerimizin bilgi birikimi ve adanmışlığı sayesinde, her bölgede piyasanın üzerinde performans göstereceğimize ve büyük fırsatları değerlendireceğimize eminim: Asya’da ve demografi ile kentleşmenin itici güç olduğu yüksek büyüme potansiyelli ülkelerde, güçlü yapısal ihtiyaçların bulunduğu Kuzey Amerika’da ve toparlanma potansiyeli yüksek Avrupa’da. Ayrıca, özellikle yapı kimyasalları alanındaki güçlü konumumuz sayesinde altyapı ve konut dışı segmentlerde yeni büyüme alanlarına da açılacağız. Bugünün ve yarının dünyasını, azim ve sorumlulukla inşa ediyoruz.” Hafif ve sürdürülebilir inşaatta dünya lideri… Saint-Gobain, yeni inşaat, yenileme ve altyapı projelerinde performansı ve sürdürülebilirliği en üst düzeye çıkaran kapsamlı bir çözüm portföyü sunan benzersiz bir şirkettir. Bu portföy; dış cephe çözümlerini (çatı, cephe ve cam), iç mekân çözümlerini (alçı levha bölme duvarlar, yalıtım ve asma tavan sistemleri), yapı kimyasallarını (su yalıtımı ve sızdırmazlık, zemin ve duvar harçları, yapıştırıcılar ve yüzey kaplamaları, beton ve çimento için katkı ve katkı malzemeleri) ve ayrıca ticaret alanındaki hizmetleri (danışmanlık, spesifikasyon ve dijital hizmetler dâhil) kapsamaktadır. Grup, yaklaşık 500 milyar avro değerindeki küresel bir pazara hitap etmekte olup, hem konut hem de konut dışı inşaat ile altyapı alanlarında güçlü büyüme fırsatlarına sahiptir. Saint-Gobain, sağlam sanayi altyapısı ve ülke bazlı konumlanmasıyla, her coğrafyada yapı sektörünün temel zorluklarına yanıt verebilecek ideal bir konumdadır.
  • Demografik büyüme ve kentleşme, özellikle Asya ve gelişmekte olan ü lkelerde,
  • Şantiye verimliliği ve enerji verimli renovasyon, özellikle Avrupa’da,
  • İklim değişikliğine uyum ve altyapının dayanıklılığı, özellikle Kuzey Amerika’da,
  • Küreselleşmenin gerilemesiyle birlikte üretimin yeniden ülke içine taşınması
  • Kaynak kıtlığına karşı döngüsel ekonomi yaklaşımları.
Saint-Gobain, Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya ile gelişmekte olan ülkeleri kapsayan geniş ve dengeli coğrafi varlığı sayesinde güçlü bir konumda bulunuyor. Batı Avrupa toparlanma potansiyeliyle öne çıkarken, Kuzey Amerika yapısal olarak istikrarlı bir pazar sunuyor; Asya ve gelişmekte olan ülkelerde ise demografi ve kentleşme dinamikleri büyümeyi destekliyor. Yeni stratejik plan “Lead & Grow” ( Liderlik Et ve Büyü) kapsamında Saint-Gobain, yüksek büyüme potansiyeline sahip bölgelerdeki varlığını artırmayı hedefliyor. Uzun vad ede, Kuzey Amerika, Asya-Pasifik ve gelişmekte olan ülkelerin toplam satışlar içindeki payının bugünkü yaklaşık %50 seviyesinden %60’a yükselmesi öngörülüyor. Grubun iş modelinin başarısında ülke bazlı platformlar kilit rol oynuyor. Saint-Gobain markasının gücünden ve geniş ürün portföyünden yararlanan bu platformlar, kendi pazarlarında büyümenin itici gücü konumunda. Her ülke platformu, o ülkenin vatandaşı olan CEO’lar tarafından yönetiliyor ve ekipler; EBITDA, serbest nakit akışı ve sermaye getirisi (ROCE) gibi performans göstergelerinde tam sorumluluk taşıyor. Saint-Gobain, sunduğu sürdürülebilir çözümlerle yapı sektörünün dönüşümüne yön veren bir referans noktası haline gelmiş durumda. Grubun toplam satışlarının yaklaşık %75’i sürdürülebilir ürünlerden oluşuyor. Saint-Gobain’in bir yılda sattığı çözümler, kullanım ömürleri boyunca yaklaşık 1 milyar ton CO₂ emisyon unun oluşmasını engelliyor. Kendi karbonsuzlaşma yol haritası kapsamında da önemli ilerleme kaydeden Saint-Gobain, 2017’den bu yana CO₂ emisyonlarını %34 oranında azaltmış durumda. 2050’de net sıfır karbon taahhüdü doğrultusunda, 2017 seviyesine göre 2035 yılına kadar %40–45 arasında azaltmayı hedefliyor. Güçlendirilmiş büyüme perspektifiyle Çözümler: Saint-Gobain’in rekabet avantajı Saint-Gobain, değer zincirinin tüm aşamalarında müşterilerinin beklentilerini karşılamak üzere, sürdürülebilirlik ve performansı birlikte sunan kapsamlı ve yenilikçi çözümler geliştiriyor. Bu çözümler şu avantajları sağlıyor:
  • Mülk sahipleri için: Enerji verimliliği, iklim dayanıklılığı, düşük karbonlu çözümler ve döngüsellik sayesinde mülk değerinin artışı.
  • Kullanıcılar için: Isı, akustik, görsel konfor ve h ava kalitesi performansı ile konfor ve yaşam kalitesinde artış.
  • Mimarlar ve yükleniciler için: Teknik şartname ve danışmanlık desteği, şantiyede verimlilik ve döngüsel malzemeler.
Saint-Gobain, yüksek katma değerli ve entegre sistemler sunan çözümlerle faaliyetlerini genişletiyor, çapraz satışları hızlandırıyor ve ülke bazlı ana müşteri stratejisiyle belirli satışlardaki payını artırıyor. Bu çözümler; profesyonel bayilik, yapı market dağıtımı, doğrudan satış ve dijital satış gibi tüm satış kanallarında uygulanıyor. Bu yaklaşım, ticari başarıyı artırırken satış karmasını zenginleştiriyor ve kârlılığı yükseltiyor. Yüksek büyüme potansiyeline sahip pazarlar: Konut dışı ve altyapı segmentleri Son birkaç yılda ürün yelpazesini genişleten Saint-Gobain, konut dışı (eğitim ve sağlık tesisleri, oteller, veri merkezleri gibi) ve altyapı (ul aşım, enerji) alanlarında önemli büyüme fırsatları yakaladı. Grup, bugün yaklaşık 250 milyar avro değerinde olan bu pazarda 15 milyar avro gelir elde ediyor. Saint-Gobain, farklılaşmış ve yenilikçi “amiral gemisi” ürünlere odaklanan özel çözümler geliştirerek, tüm portföyünün satışlarını destekleyen bir yapı oluşturdu.
  • Sağlık tesisleri için: Yaz konforu, X-ray koruması, hijyen, hava kalitesi ve akustik konfor çözümleri,
  • Veri merkezleri ve hassas üretim tesisleri için: Hızlı inşaat süreçleri, düşük karbonlu bölme duvar ve beton, hava akışı yönetimi ve gelişmiş ısı yalıtımı,
  • Köprü ve tüneller için: Teknik su yalıtımı, özel katkılar, genleşme ve enjeksiyon harçları, onarım ve koruma sistemleri,
  • Havaalanları için: Pist güçlendirme, yangına dayanıklı camlar, güneş kontrol cepheleri, teknik zeminler ve akustik bölme duvar sistemleri.
Bu yüksek potansiyelli pazarlarda büyümeyi destekleyen benzersiz avantajlara sahip:
  • Ülke bazlı uzman satış ekipleri, karmaşık veya büyük ölçekli projelere odaklanıyor; kilit müşteri yönetimi ve örnek projelerden elde edilen deneyimlerle ilerliyor.
  • Yapı bilimi ve yapay zekâ destekli Ar-Ge ve inovasyon kabiliyeti, Saint-Gobain’in öncü rolünü pekiştiriyor ve çözümlerinin her yerel pazarın özel ihtiyaçlarına uyarlanmasını sağlıyor.
  • Yapı kimyasalları alanındaki liderlik: Grup, bu segmentteki satışlarını bugünkü 6,5 milyar avro seviyesinden 2030 itibarıyla 9 milyar avronun üzerine çıkarmayı, böylece altyapı pazarındaki payını artırmayı hedefliyor.
Hissedarlar için cazip strateji Büyüme ve değer yaratmaya odaklanan sermaye tahsisi Saint-Gobain , güçlü nakit üretim kapasitesi sayesinde 2026–2030 döneminde yaklaşık 20 milyar avroluk sermayeyi disiplinli bir şekilde tahsis etmeyi planlıyor. Bu plan; büyüme, hissedarlar için cazip getiriler ve sağlam bir bilanço hedeflerini bir araya getirirken, bu dönemde net borç / EBITDA oranını 1,5x ile 2,0x aralığında korumayı hedefliyor.. Planın öne çıkan unsurları:
  • Yaklaşık 12 milyar avro, büyüme yatırımları ve satın almalara (tasfiyeler sonrası net tutar) ayrılacak.
    • Yatırımlar için %20’nin üzerinde iç getiri oranı (IRR),
    • Satın almalar için ise 3. yılda sermaye maliyetinin (WACC) üzerinde getiri (ROCE) şartı aranacak.
    • Odak alanları: liderlik pozisyonlarının güçlendirilmesi, yüksek büyüme gösteren ülkeler ve yapı kimyasalları segmentine ağırlık verilecek
  • Grup portföyünün aktif biçimde optimize edilmesi: Büyüme, kârlılık ve değer yaratımını desteklemek amacıyla 2030’a kadar toplam satışların %20’sinden fazlasına denk gelen varlık dönüşümü (satışlar + satın almalar) hedefleniyor.
  • Hissedar getirilerinin artırılması:
    • Yaklaşık 6 milyar avro temettü olarak hissedarlara dağıtılacak; hisse başına temettüde düzenli artış hedefleniyor.
    • Yaklaşık 2 milyar avro tutarında hisse geri alımı gerçekleştirilecek.
Finansal hedeflerde çıta yükseldi: 2026–2030 dönemi için iddialı yol haritası
  • Yerel para birimleri bazında, pazarın 1–2 puan üzerinde olmak üzere ortalama orta tek haneli satış büyümesi,,
  • %15–18 arası EBITDA marjı,
  • %50’nin üzerinde serbest nakit akışı dönüşüm oranı,
  • %13’ün üzerinde sermaye getirisi (ROCE).
Saint-Gobain ayrıca 2025 yılının tamamı için %11’in üzerinde bir faaliyet marjı elde etmeyi beklediğini doğruladı.

TKU MAGAZİN sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Devamını oku
Reklam hba.com.tr

Trend olan